Avrupa’nın turist gözdesi ülkesi Fransa, tarihi ve kültürüyle unutulmaz bir seyahat deneyimi sunmaktadır. Fransa’nın her şehri ayrı bir seyahat deneyimi sunmaktadır. En popüler beş Fransa şehrinden kısaca sizler için bahsettik.
Fransa’nın göz bebeği, Avrupa’nın en çok merak edilen ve turist alan şehri, bir kültür başkenti olan Paris’i mutlaka ziyaret etmeniz gerekir. Paris, turizm açısından dünyanın önde gelen bir şehridir ve efsanevi Eyfel Kulesi’ne ev sahipliği yapmaktadır. Eyfel Kulesi, başlı başına bir turizm merkezidir ve kesinlikle görülmesi gereken bir yerdir. Ayrıca, tepesindeki restoranda da Paris manzaralı bir akşam yemeği yiyebilirsiniz. Paris’te, içinde Da Vinci’nin muhteşem eseri olan Mona Lisa’nın da bulunduğu Louvre Müzesi’ni gezmeniz şiddetle tavsiye edilmektedir. Louvre, hayatınızda unutamayacağınız bir deneyim sunmaktadır. Paris, gotik mimarisiyle ünlü birçok yapıya sahiptir ve Notre Dame Katedrali bunlardan birisidir. Notre Dame Katedrali, 2019 yılında çıkan yangın dolayısıyla kapalıdır ve restorasyon sürecindedir. Ancak görkemli mimarisini içerisine girmeden de görebilirsiniz. Kendine has bir kültürü ve turist cenneti olan Paris, her Fransa gezisinin ilk sırasında yer almalıdır.
Fransa’nın en çok tercih edilen şehirlerinden bir diğeri ise Nice. Fransa’nın Akdeniz kıyısında yer alan şehir, konumundan ötürü büyük bir ticaret merkezidir. Bir kıyı şehri olması dolayısıyla muhteşem bir sahili vardır ve en çok tercih edilen sahiller arasından gelir. Şehir, yeşil bir orman ve dağ manzarasıyla çevrelenmiştir. Nice Operası ve Milli Tiyatrosu, mutlaka görülmesi gereken yerler arasındadır. İklim şartları oldukça hoş ve sakin olan Nice, yüzyıllardır tercih edilen bir tatil merkezi haline gelmiştir. Sahil manzaralı otellerde konaklayarak, güzel bir sahil manzarasıyla güne başlayabilirsiniz. Şehrin merkezindeki Massena Meydanı ise kesinlikle görülmeye değer bir alandır ve bu merkezden şehrin diğer kısımlarına kolayca ulaşılabilmektedir. Akdeniz kültürü ve Fransız kültürünün bir arada yaşadığı Nice, seyahat için çok iyi bir seçenektir.
Fransa’nın en büyük ikinci metropolü olan Lyon, yüz ölçümü bakımından da oldukça geniş bir alana sahiptir. Roma İmparatorluğu döneminde Galyalıların başkenti olan Lyon, büyük bir ekonomi merkezidir. Şehir, eşsiz gastronomisi ve mutfağı ile meşhurdur. Lyon’un yerel restoranlarında Lyon’un kendine has mutfağını tadabilir, ardından tarihi binalarına bir geziye çıkabilirsiniz. Old Lyon adlı Rönesans döneminden beri korunmakta olan tarihi bölgeyi de gezmeyi ihmal etmemelisiniz. Lyon, sinema tarihinde önemli bir rol oynamıştır ve sinema kültürü gelişmiştir. Roma döneminden kalma Fourvière Antik Tiyatrosu ve Three Gauls amfitiyatroları kesinlikle görülmesi gereken yerlerdendir. Gelişmiş üniversitelere ve okullara da ev sahipliği yapmasından ötürü tam bir öğrenci şehridir. Yüzyıllar boyunca merkezi bir şehir olmasıyla çok sayıda katedral ve bazilikaya sahiptir ve mimarileriyle ünlüdür. St. John Katedrali, St-Martin-d’ Ainay Bazilikası kesinlikle gezilmesi gereken yapılardan birkaçıdır. Güzel Sanatlar Müzesi, dünyadaki sayılı efsanevi müzelerdendir ve benzersiz bir deneyim sunmaktadır. Lyon, kesinlikle görülmeyi hak eden bir metropoldür.
Avrupa’nın en gözde iki ülkesi Almanya ve Fransa’nın tam ortasında bulunan Strasbourg, konumu dolayısıyla Avrupa’nın başkenti olarak da bilinir. Bulunduğu konumuyla iki farklı kültürü de yaşatmaktadır. Yalnızca bu sebepten ötürü bile Strasbourg’u gezebilirsiniz. Tabi ki Strasbourg sadece eşsiz kültürüyle var olan bir şehir değildir. Orta Çağ’dan beridir korunan ve kullanılan Ponts Couverts köprüleri, ilk görülmesi gereken yerlerden birisidir. Gün batımına doğru La Petite France adlı bölge, muhteşem bir manzara sunmaktadır. Bu bölgeden birçok nehir geçmektedir ve ana turist merkezlerinden birisidir. Strasbourg, üzerinde meşhur astronomik saatin bulunduğu Our Lady Katedrali’yle de meşhurdur. Gotik mimarisiyle görkemli bir manzara sunan katedral, çevresindeki meydanlarla harika bir gezi deneyimi sunmaktadır. Alman ve Fransız kültürlerinin harmanlanmasıyla eşsiz bir seyahat deneyimi sunan Strasbourg, gezilmesi ve görülmesi gereken benzersiz şehirlerin arasındadır.
Fransa’nın en çok nüfusa sahip ikinci şehri olan Marsilya, vazgeçilmez bir turizm şehridir. XIV. Louis tarafından inşa edilen görkemli Saint-Jean Kalesinden, Frioul Takımadalarına, devasa Calanques Milli Parkından, tarihin en çok tercih edilen doğal limanına, görülmesi gereken en popüler Fransa şehirlerinden birisidir. Şehrin sembolü haline gelmiş Notre-Dame de la Garde Bazilikası, şehre muhteşem bir hava katmıştır ve kesinlikle ziyaret edilmelidir. Palais Longchampe anıtı ise fantastik bir kültürel parktır ve dünyada eşi benzeri görülmemiş bir güzelliktedir. Ayrıca, içerisinde Musée des beaux-arts güzel sanatlar müzesini ve Museum d’histoire naturelle de Marseille doğal tarih müzesini barındırmaktadır. Marsilya Katedrali ise görülmeden geçilmeyecek bir yerdir ve milli bir anıt statüsündedir. Fransa’nın geri kalanından kendini farklı kültürüyle ayıran Marsilya, kültür ve eğlence için önemli bir merkezdir ve opera binaları, tarih ve denizcilik müzeleri, sanat galerileri, bar ve restoranları ile muhteşem bir seyahat deneyimi sunmaktadır.
Sen nehrinin üzerinde, bir zamanlar orta çağ Avrupa’sının en büyük ve zengin şehri unvanına sahip Rouen şehri, Fransa’nın kuzeyinde yer almaktadır. Şehrin kültürünü yansıtan Opera de Rouen – Normandie, opera, klasik müzik ve benzeri türlerde müzikal şölenler düzenlemektedir. Ayrıca, sanat ve dans performansları da kesinlikle görülmesi gereken etkinlikler arasındadır. Şehir, Giuseppe Botta, Michel Tellier, Jacques Legrand, Orhan Pamuk gibi dünya sanat ve bilimlerinde iz bırakmış kişilerin mezun olduğu bir okula ev sahipliği yapmaktadır. University of Rouen Normandy, bir Rouen gezisinde görülmesi gereken bir devlet okuludur. Genel olarak soğuk ve yağışlı bir iklime sahip Rouen şehrinde, gotik mimarisiyle şehre farklı bir hava katan Rouen Katedrali mutlaka görülmesi gereken bir yapıdır. Ayrıca bir kulesi, eski zamanlarda çok fazla tereyağı üretip satmasından ötürü Tour de Beurre, “tereyağı kulesi” olarak da bilinir. Katedralin içerisinde Claude Monet’nin meşhur çizimlerini de bulabilirsiniz. Rouen’de uzun yıllar boyunca güç simgesi olarak kullanılmış Rouen Kalesi’ni de görmeyi ihmal etmeyin. Rouen’de görmeniz gerekenlerden birisi de Jardin des Plantes de Rouen botanik bahçesidir. Ayrıca St. Joan of Arc kilisesi ve Rouen’deki Güzel Sanatlar ve denizcilik müzelerini de kesinlikle görmeniz gerekmektedir.